18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİDLERİ ANMA GÜNÜ MESAJI
Tarihimize altın harflerle adını yazdıran Çanakkale savaşı, aziz milletimizin emperyal güçlere karşı varlığını sürdürme mücadelesini verdiği tarihin en kanlı deniz ve kara savaşıdır. Metre kareye “altıbin” merminin düştüğü, Merhum M. Akif’in “Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?” diyerek dile getirdiği Çanakkale savaşı, aziz milletimiz için soluk yerine ölüm esintilerinin hayat bulduğu bir “beka” mücadelesidir.
“Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...” güçlü kalemiyle dile getirdiği bu vahşeti haykıran Akif, bir milleti ve onun değerlerini silmeye kalkışanların güç birliği ettiği bir muharebeydi Çanakkale savaşı. Her tarafı ölümün ve yok olmanın bürüdüğü vahşet ortamını Akif:
“Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.” gerçeğiyle dili getirir.
Aziz milletimiz, Allah’a olan güçlü tevekkülü ve sağlam inancıyla “Çanakkale geçilmez” dedirtti. Bu puslu ortamdan vatanını ve milletini koruma azmini gösterdi ve bu uğurda şehidler vererek zaferle ayrıldı Çanakkale’den. Akif’in söylediklerini tekrarlayarak “şuheda”mıza seslenelim:
“Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.”
Akif’in; “Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!” sözüyle dile getirdiği gibi bu toprağın her bir karışını kanlarıyla bezeyen, dini, vatanı ve milleti uğruna feda-i can eden aziz şehidlerimizi ve merhum gazilerimizi rahmet, şükran ve minnetle yad ediyor, berhayat olan gazilerimize sıhhat, huzur ve bereketli bir ömür diliyorum. Bütün bilad-ı İslam’ı ve Ümmeti hıfz etmesini “Mevla Teala”dan niyaz ediyorum.
Genç İlçe Müftülüğü.